TESK ve UNİCEF Çocuk Hakları ve İş İlkeleri Programı Tanıtım Toplantısı’na katılan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “1994 yılında yüzde 15’i aşan olan çocuk işçi oranı, 2012 yılında yüzde 5’in altına düşmüş durumda” dedi.
TESK ve UNİCEF Çocuk Hakları ve İş İlkeleri Programı Tanıtım Toplantısı düzenlendi. UNİCEF Türkiye Temsilci Yardımcısı Nona Zicherman’ın da katılımıyla gerçekleşen programda konuşma yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Konumuz çocuk olduğunda tüm kimliklerimizden, tüm görevlerimiz ve hesaplarımızdan bağımsız düşünmek zorundayız. Çünkü onlar sadece ebeveynlerine değil, bu toplumun bir bireyi olarak hepimizin emaneti. Attığımız her adımı çocuklarımızın geleceği için atıyoruz. Fiziki ve ruh sağlıklarını korumak, sosyal gelişimlerini artırmak için koruyucu ve önleyici tedbirler geliştirmekteyiz” ifadelerini kullandı.
“BUGÜNE KADAR 10 BİN 873 ÇOCUĞA MÜDAHALE ETTİK”
“Maalesef çocuklara yönelik ihmal ve istismar, çocuk işçiliği problemi toplumların gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun dünyanın her ülkesinde farklı şekillerde varlığını sürdürüyor” diyen Bakan Selçuk konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugün dünyada çocuk işçiliği konusunda verilen tüm mücadelelere, hukuki uygulamalara rağmen 5-17 yaş arasında 152 milyon çocuk işçi bulunmakta. Çocuklarımızın sadece çalıştırılarak değil, sokaklarda dilendirilerek de temel haklardan mahrum edilmesi hiçbir geleneğe, inanca ve insanlık vicdanına sığmıyor. Türkiye olarak çocuklarımızın eğitim hayatının içinde kalmalarını sağlamak, çalıştırılmalarına mani olmak için kamu kurum ve kuruluşlarımız, sivil toplum örgütlerimizle birlikte etkin bir mücadele yürütmekteyiz. Bakanlık olarak geçen yıl 12 Haziran Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Gününde başlattığımız çalışma neticesinde bugün 130 mobil ekiple hizmet veriyoruz. Bugüne kadar 10 bin 873 çocuğa müdahale ettik. Yapılan hukuki işlemler sonucunda 510 çocuğun ailesi hakkında adli işlem başlattık. 3 bin 954 çocuk hakkındaysa eğitim, rehberlik ve danışmanlık tedbirleri aldık. Söz konusu çocuklarla ilgili yapılan mesleki çalışmalar sonucunda; 224 çocuk bakım kuruluşlarımıza alındı. 2 bin 824 çocuğun ailesine SED Hizmeti ya da sosyal yardımlaşma vakıfları aracılığı ile destek sağlandı. Aile yanında destek uygulamaları kapsamında ekonomik yoksunluk içinde olan alilerimize SED yardımı yapıyoruz. Bu şekilde 112 bin çocuğumuz Sosyal Ekonomik Destek uygulamasından yararlanmaya devam ediyor. Böylece sorun ortaya çıkmadan yerinde müdahaleyi tercih ediyoruz.’’
“ULUSLARARASI KURULUŞLARIN BU KONUDAKİ KARARLARINA HIZLA UYUM SAĞLADIK”
2018 yılını Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı ilan ettiklerini kaydeden Selçuk, bu kapsamında, Emine Erdoğan’ın himayelerinde “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Deklarasyonu”nun imzalandığını belirtti. Türkiye’nin 90’lı yılların başından itibaren çocuk işçiliği ile mücadele konusunda politikalar geliştirmede ve uygulamada önemli mesafeler kat ettiğinin vurgulayan Selçuk, “O tarihten bu yana aktif mücadele veren bakanlığımız çocuk işçiliği konusunda çalışma yapan kamu kurum ve kuruluşları, işçi-işveren kuruluşları ve sivil toplum örgütleri arasında koordinasyon ve işbirliğini sağlamakta. Çocuk işçiliği ile mücadelede ülke olarak üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşların bu konudaki kararlarına hızla uyum sağladık, hukuki alt yapımızı güçlendirdik. Ulusal ve uluslararası düzeyde yürüttüğümüz başarılı çalışmalar neticesinde, 2006 yılında ILO Çalışma Konferansı’nda çocuk işçiliği ile mücadele konusunda örnek ülke seçildik. Ülkemiz bugün, Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi, BM Çocuk Hakları Bildirgesi (Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi), Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Avrupa Sosyal Şartı da dahil olmak üzere dünyada en yaygın kabul gören çocukları korumaya yönelik uluslararası tüm sözleşme ve belgeleri onaylamış durumda. Üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşların kararları ve prensipleri ile ülke şartlarımız doğrultusunda çocuk işçiliği ile mücadele amacıyla ulusal mevzuatımızı oluşturduk. Başta Anayasamız olmak üzere, İş Kanunu, Mesleki Eğitim Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu gibi yasalarda çocuk işçiliğine yönelik düzenlemelere yer verdik. Diğer taraftan bakanlık olarak, çocuk işçiliğiyle mücadeleye verdiğimiz öneme istinaden 2 temel politika belgesi hazırlayarak yürürlüğe koyduk. Bunlardan ilki, ülkemizin 2023 vizyonu doğrultusunda çalışma hayatının tüm paydaşlarının katkılarıyla hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi’dir. Bu stratejinin hedefi çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan kalkmasını sağlamak. Bir diğeri ise aynı hedef doğrultusunda ilgili tüm tarafların katkılarıyla 2017-2023 yıllarını kapsayan Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal Programıdır. 2005-2015 yıllarında başarıyla uygulanan bu programı güncelleyerek 2023 hedeflerimiz doğrultusunda uygulamaya devam ediyoruz. Ulusal programımızın eylem planında 7 politika başlığı altında 19 strateji ve 88 tedbir yer alıyor. Ulusal Program kapsamında, çocuk işçiliği ile mücadele çalışmalarımıza katkı sağlamak amacıyla 2018 yılını Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı ilan ettik. Bakanlık olarak bu yılın başında, 2018 yılının Çocuk İşçiliği ile Mücadele yılı ilan edilmesi kapsamında, Sayın Emine Erdoğan hanımefendi himayelerinde ’Çocuk İşçiliği ile Mücadele Deklarasyonu’nu imzaladık” şeklinde konuştu.
“1994 YILINDA YÜZDE 15’İ AŞAN OLAN ÇOCUK İŞÇİ ORANI, 2012 YILINDA YÜZDE 5’İN ALTINA DÜŞMÜŞ DURUMDA”
Türkiye’nin birçok konuda olduğu gibi çocuk işçiliği konusunda da hayata geçirdiği düzenlemeler ve protokollerle dünyadaki tüm ülkelere örnek olmaya devam edeceğinin altını çizen Selçuk, “Bununla birlikte çocuk işçiliğine yönelik ulusal ve uluslararası alanda birçok proje yürütmekteyiz. Mevsimlik tarım işçisi olarak başka illere giden işçilerin çocuklarının eğitime erişim ve devamlarının sağlanması amacıyla oluşturulan, ’Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilme Projesi’ (METİP) bunlardan bir tanesi. Çocuk işçiliği ile mücadele konusunda gösterdiğimiz bu hassasiyetimiz, istatistiklere de yansıdı. Bu anlamda, ülkemizde 1994 yılında yüzde 15’i aşan olan çocuk işçi oranı, 2012 yılında yüzde 5’in altına düşmüş durumda. Biz çocuk işçiliği meselesini sadece bu istatistikler çerçevesinde ele almıyoruz. Bizler çocukları emanet olarak gören, onları baş tacı eden, onlara karşı merhamet ve şefkati emreden bir inancın mensuplarıyız. Bizler günümüz dünyasının daha 20’nci yüzyılda fark etmeye başladığı çocuğa merhameti ve çocuk hakkı kavramını, 1400 yıl önce dile getiren bir peygamberin ümmetiyiz. İşte bizim çocuk işçiliği konusuna temel bakış açımızı oluşturan şuur budur. Çocuk işçiliği ile mücadeledeki kararlılığımızı ve kurumlarımızın ortak mutabakatını ortaya koyan Ulusal Programı, pek çok gelişmiş ülkeden önce hazırlamamız da bunun bir göstergesi. Ülkemiz birçok konuda olduğu gibi çocuk işçiliği konusunda da hayata geçirdiğimiz düzenlemeler, uyguladığımız projeler ve protokollerle dünyadaki tüm ülkelere örnek olmaya devam edecektir” değerlendirmelerinde bulundu.
“UNICEF’İN TÜRKİYE’DE ESNAF VE ZANAATKARLARI SEÇMESİ BİR TESADÜF DEĞİLDİR”
Esnaf ve zanaatkarların ülkenin önemli bir bölümünü oluşturduğunu kaydeden TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken ise, “UNICEF’le TESK’in yapmış olduğu iş birliği ülkemizde ilklere imza atıyor. Çocuk bizim geleceğimiz. Çocuklar bizim bunlar sonraki hayatta onlara vereceğimiz ustalıkla birlikte hem ekonomik hayata hem de kendi bulundukları alandaki çocukluklarının yaşaması için onların çalışma ilkeleriyle önemli bir şeyi icra etmiş olacaklar. Ülkemizde yaklaşık 3,5 milyona yakın mülteci var. Bunların çocuklarının da bizim kendi iç göçümüzden kaynaklanan mevsimlik çalışanlarla birlikte diğer bir kente göç eden çocuklarla birleştirirseniz sayılarının belirlenmesi korkunç boyutlara ulaşır. Bu çocukların geleceği ne olacak? Bundan sonraki hayattaki başarıları siz maharetli ustaların elinden zanaat öğrenip Milli Eğitim Bakanlığımızın bir kanadı ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla birlikte hayata hazırlanacaklar. UNICEF bu konuda bütün ülkelerde kendi erişebilecekleri noktalardaki partnerlerini seçerken Türkiye de esnaf ve zanaatkarları seçmesi bir tesadüf değildir. Çünkü çıraklık, ahilik kültürü bizim 900 yıllık bir geçmişimizin bugüne getirdiği şey. 900 yıl önce başlayan bu yol arkadaşlığı cumhuriyet kurulduktan sonra TESK olmasının en büyük özelliği de birlik, beraberlik ve ahiliğin asıl anlamı olan kardeşlikten geçiyor. Bu görevi üstlenirken ben de sizler kadar heyecanlandım. Çocuk işçiliğinin çalışma ilkelerinin belirlenmesi herkesin el vereceği, gönül vereceği bir iş. Bundan sonraki yıllarda çok önemli katkıları koyacağı, okul bahçelerinde oynayacak çocukların tarlalarda, duraklardaki o zor koşulları insanları üzüyor. Biz bununla da kalmadık. Barındıkları noktalara ulaşmak İçin büyük emek sarf ettik ve onları görme fırsatına eriştik” diye konuştu.
“SAYILARI NEREDEYSE BİN 500’Ü BULAN GÖNÜLLÜLERLE BİRLİKTE SAHAYA İNDİK”
“Çocuk işçiliğinde mücadele konusunda yapılacak çalışmalar bizim de bu işin içerisinde tuzumuz olsun hesabıyla değil, biz elimizi bileğimiz koyalım ama çocuklarımızın geleceği çok daha güçlü olsun dedik” diyen Palandöken, “Bugüne kadar konfederasyon olarak onlarca program gerçekleştirdik. Kadın istihdamındaki önemli problemlerin çözülmesinde konfederasyonumuzun bu iş gücüne katılımın sağlanmasında neredeyse Türkiye’de en büyük proje olarak gerçekleştirdiğimiz bir projeydi. Çocukların sokaklarda tarlalarda, işsiz, topluma zararlı işlerle uğraşmaları yerine topluma faydalı hizmetler verebilmeleri için elimizden gelenin yapılması için talimatlar verdik. Türkiye’nin birçok bölgesindeki birlik başkanlarıyla birlikte bu projelerin yapılması için bize hem zaman ayırdılar hem de her birimdeki bu değerli kardeşlerim gönüllüler ordusunda katkıda bulundular. Sayıları neredeyse bin 500’ü bulan gönüllülerle birlikte sahaya indik. Biz onları masanın başında görmedik. Biz onları tarlada, duraklarda o çocuklar ne iş yapıyor, nelerle karşılaşıyor, nasıl problemleri var, onlarında kendi arkadaşları gibi, toplumdaki diğer çocuklar gibi haklarının olduğunu görüp onların bu yönde tür eğitimlere katılmaları için el birliği yaptık. Biz pilot bölge olarak Ankara, Adana,Hatay, İzmir, Manisa, Malatya, Mersin, Gaziantep, Ordu ve Şanlıurfa ilerimizdeki birlik başkanlarımızla bu koordinasyonu paylaştık. Buralardaki eğitim merkezlerinde usta öğreticiler nezaretinde bu çocuklarımıza hem ulaştık hem de onların eğitimle ilgili bilgilendirilmesi, onlara ait laboratuvarların sınıflandırılması, onların geleceğiyle ilgili kendilerine öz güvenli hale getirilmesi için önemli çaba sarf ettik. Sivil toplum kuruluşları da bizlere destek oldu, hep birlikte yürüdük. En önemlisi bakanlığımız bu işe el attı. Bize destekleriyle birlikte ufkumuzun genişlemesine katkıda bulundu. Esnaf zanaatkarlar ülkenin teminatı. 2 milyon sayısıyla, aileleriyle birlikte neredeyse nüfusun 8’de 1’i olan önemli bir topluluğa sahip olan kurumumuz devletimizin, milletimizin içinde bulunduğu sıkıntıların aşılmasında da önemli görevler üstleniyor” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından hediye takdimi yapılarak hatıra fotoğrafı çektirildi.
(Seda Kahramantürk – Burak Altun/İHA)