İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bu yıl 127 bin uyuşturucu, 109 bin 737 adet de terör operasyonu yaptık. Dünya eroin yakalamalarının yüzde 16’sını, Avrupa eroin yakalamalarının ise iki katını tek başımıza gerçekleştiriyoruz” dedi.
Amerika’nın Irak ve Suriye hattını terör laboratuvarına döndürdüğünü dile getiren Soylu, “Hiçbir ülke birbirleriyle savaş halinde değilken terör sonucunda yılda 20-25 bin insanın hayatını kaybettiği bir dünyada yaşıyoruz. Küresel savaş kadar para harcanmaktadır” ifadelerini kaydetti.
Polis Akademisi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Güvenlik Semzpozyumu’nda ‘Doğu Akdeniz’den Basra’ya Krizler ve Düzen” konusu ele alındı. Antalya Belek turizm merkezindeki bir otelde düzenlene sempozyumun açılışında konuşan Soylu, dünyada terörden en çok etkilenen ilk 10 ülke listesine 2016 yılında 9. sıradan giren bir ülkenin İçişleri Bakanı olduğunu dile getirdi. Soylu, aynı zamanda göçten de en çok etkilenen, düzensiz göçün, uyuşturucu ticaretinin ve yabancı terörist savaşçıların en önemli geçiş güzergahında bulunan, hem anakarasını hem de etrafındaki üç tane denizi kontrol altında tutmak durumunda olan bir ülkenin de bakanı olduğunu vurguladı.
Şu an Türkiye’de 3,5 milyon Suriyeli bulunduğunu kaydeden Süleyman Soylu, “Sadece yılbaşından beri yakaladığımız kaçak göçmen, 234 bin 443 kişi. İçeride tam 40 yıldır mücadele ettiğimiz PKK terör örgütünün yanı sıra DEAŞ, FETÖ ve aşırı sol terör örgütleri ile de eş zamanlı mücadele ediyoruz. Bu yıl 127 bin uyuşturucu, 109 bin 737 adet de terör operasyonu yaptık. Dünya eroin yakalamalarının yüzde 16’sını, Avrupa eroin yakalamalarının ise iki katını tek başımıza gerçekleştiriyoruz” dedi.
“GEÇİŞ GÜZERGAHLARININ KIYMETLİ OLDUĞU YÜZYILDAYIZ”
İki yıl önce de, dış bağlantıları olduğu çok net biçimde anlaşılan bir darbe girişimine maruz kalındığını hatırlatan Soylu “Benim telefonum her çaldığında ya bir kaçak göçmen operasyonu haberini alırım; ya 3 bin metre rakımda teröristlerle bir çatışma yaşanmıştır; ya ölümcül bir sentetik uyuşturucu okullarda dağıtılmak üzereyken son anda yakalanmıştır, onun haberini verirler; ya da telefonuma, evladını yeni kaybetmiş bir şehit annesini veya şehit babasını bağlarlar ki beni teselli etsinler diye. Böyle bir coğrafyadan bahsediyorum. Bizim bir hayat tecrübemiz var. Bu coğrafya ayak ayak üzerine atıp uzanacağımız coğrafya değildir. Böyle olduğunu düşünen ya geçmişinden bir şey eksiltiyordur ya da geleceğini eksiltiyordur. 19 ve 20. yüzyıl biraz daha enerji kaynaklarının çıktığı ülkelerin ederlerinin yüksek olduğu yüzyıllardı. Şimdi geçiş güzergahlarının kıymetli olduğu bir yüzyıldayız. Bu coğrafyada özellikle bize rahat yoktur. Bizim pozisyonumuzda olan kişilere, ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğu sürece de rahat yoktur” ifadelerine yer verdi.
“İSTANBUL’DAKİ CİNAYETE TÜRKİYE SESİZ KALMADI”
“Bu coğrafyada bütün zenginlikleri uçlara atıp farklılıklara dönüştürüp hepimizi birbirimize düşürdüler” diyen Soylu, “Ne zaman büyümeye bir hamle ortaya koyduk, bizi dağıttılar. Demokrasiyi kucaklamaya çalıştık, dünya ile aynı seviyede olalım dedik ayağımıza takmadık çelme kalmadı. 2 bin, 3 bin dolarda bizi patinaj yaptırdılar. Hep karanlık labirentlere mahkum ettiler. Kişi başına geliri 3 kat arttırmadık. Etrafımızdaki coğrafyada ülkelerin bu problemler nedeniyle normal olarak baktıkları Türkiye’den, bugün demokrasi ekonomik büyüklük dünya ile adalet ve hakkaniyet konusunda baş edebilecek, bu konuda laf söyleyebilecek Türkiye tablosuna ülkemiz kolay gelmedi. Bunu muhafaza etmek ve ilerletmek zordur, kaybetmek kolaydır. 28 Şubat akılsız değil akıllı bir işti. Fikri felsefesi, ideolojisi ve akıl birikimi olan bir işti. Bu coğrafyanın bütün medeniyetini geçmişi silerek tahrip etmekti. Önümüzde riskler olacak. Eğer İstanbul’da yaşanan ve uluslararası boyutu bütün dünyayı etkileyen bir cinayete Türkiye sessiz kalmayıp, dünyayı bu cinayet konusunda uyarabilecek kudrete ve güce sahipse önümüzde riskler olacaktır. Bizim üzerimize düşen öngörülü olmak ve tedbir almaktır” diye konuştu.
“AMERİKA, PYD İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDEDİR”
Zeytin Dalı bölgesinde bir huzur iklimi oluşturmaya çalışan Türkiye’nin dünyaya bir mesaj verdiğini ifade eden Soylu, “Biz bunları yaparken müttefikimiz Amerika ne yapmaktadır. Terör örgütleriyle işbirliği yapmaktadır. Kimse kusura bakmasın. Bugün Amerika terör örgütü PYD ile işbirliği içindedir. Onunla işbirliği içinde bulunarak bize bunu normalleştirebileceğini düşünmektedir ama yanılmaktadır. Biz bunu normal olarak kabul edemeyiz. Bunlar öyle kolay hazmedilecek, kolay tasarlanılacak, attıkları hamlelerle Türkiye’ye karşı cevap verdiği zaman onlar tarafından kolay kabul edilecek işler değildir. Türkiye bugün bu tablo içinden gelmiştir. Biz önümüzdeki riskleri öngörmek zorundayız. Kendi kabuğumuza çekilen 3 bomba patladı diye teslim olan, ırk, din, mezhep, siyasal düşünce açısından farklılıkları fay hattı üzerinden tetiklemeye çalışanlara teslim olan bir Türkiye tablosu ve Türkiye liderliği bugün yok” diye konuştu.
Amerika’nın Irak ve Suriye hattını terör laboratuvarına döndürdüğünü dile getiren Soylu, “Hiçbir ülke birbirleriyle savaş halinde değilken terör sonucunda yılda 20-25 bin insanın hayatını kaybettiği bir dünyada yaşıyoruz. Küresel savaş kadar para harcanmaktadır” ifadelerini kaydetti.
“YILDA 20-25 BİN İNSAN HAYATINI KAYBEDİYOR”
71,4 milyon insanın mülteci konumunda olduğu bir dünya olduğunu belirten Bakan Soylu, “Bu dünyada yüz yıl önce, 500 milyar dolar maliyetli 1. Dünya Savaşı’nda yaklaşık 16 milyon insan ölmüştü. İkincisinde ise 1,5 trilyon dolarla ortalama 45 milyon insan hayatını kaybetti. Her iki dünya savaşı için Doğu Akdeniz ve Basra ekseninde güvenlik toplantıları yapılmamıştı. Özellikle ikincisinin burayla hiçbir ilgisi yoktu. Oysa bugün yıllık 1.7 trilyon dolar küresel savunma harcamasıyla, uluslararası savaş falan yokken; hiçbir ülke birbiriyle savaş halinde değilken; terör sonucunda yılda 20-25 bin civarında insanın hayatını kaybettiği bir dünyada yaşıyoruz. Rakamlara dikkat edin, küresel savaş kadar para harcanıyor. Hoş olmayan bir muhasebe olacak ama ilk iki savaşta kaybedilen hayat başına savunma maliyeti 31-31 bin dolar. Bugün ise yaklaşık 70-80 milyon dolar arasında” dedi.
“DOSTLUĞA SAMİMİYETE KİM İNANIR”
Bugün terör yüzünden hayatını kaybedenlerin yüzde 94’ünün Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya ve Sahraaltı Afrika ülkelerinin vatandaşları olduğunu işaret eden Soylu, “Yani bizim coğrafyamızın insanları. Buradan çıkan tablo şu, dünün savaş yatırımı yapan ülkeleri, bugün de aynı yatırımı daha büyük bir gayretle yapıyor ama çatışmayı bizim bölgemize yıkıyorlar. O silahlar bu bölgede üretilmiyor. Silahı yapan başkası, parasını veren başkası; bu bölgeye getiren, hatta terör örgütlerine hibe eden başkası; silahın nasıl kullanılacağını, nasıl insan öldürüleceğini, terörün nasıl yapılacağını eğitmenler gönderip öğretenler başkası ama silahı tutan, ölen ve öldürülen buranın insanı. Bana hikaye anlatmasınlar. Adam gönderiyor Kandil’e, gönderdiği adam ve verdiği eğitim terör yaptıktan sonra bunu nasıl medyaya mal edersiniz ve nasıl anlatırsınız. Bundan vazgeçmedikten sonra ortaya koyacağı dostluğa samimiyete kimse inanır mı?” dedi.
“İNANÇ TEMELİNDE ÖTEKİLEŞTİRME”
Sempozyum süresince, konuşmacıların analiz ve görüşlerini paylaşacaklarını ifade eden Soylu, “Ortada bir vekaletler savaşı olduğundan bahsedecekler. Göçü, düzensiz göçü. Sahil Güvenlik teşkilatının kurtardığı insanların hayatını görüyoruz. Bizin en önemli görevlerimizden biri tedbir almaktır. Bunlar önemli analizler ve doğru analizler. Ancak bütün bunların bir tık üstündeki soru, benim kafamın içinde sürekli dönüp durmaktadır. Neden? Eski savaşlar ekonomik temelli sömürge savaşlarıydı, içinde biraz da Hitler’in takıntıları vardı, bunu anlayabiliyoruz. Ama bugün yaşadığımız vekaletler savaşının ve bu savaşın ısrarla ve hoyratça bizim bölgemize yıkılmasının bir sebebi olmalıdır. Bu bir petrol kavgası değildir. İnsanlık petrolün yerine ikame edecek bir şeyleri elbet üretecektir. Hatta kısmen bunun ön adımları atılmaktadır. Çok açıkça görülmektedir ki bugün özellikle Batı dünyasında inanç temelinde bir ötekileştirme vardır. Bu ayrışma türü, bana sorarsanız ekonomik ayrışmadan çok daha tehlikelidir. Çünkü ekonomik ayrışmaları bir şekilde çözersiniz. Ama inanç temelinde ayrışma ve bunun zihinlerde oluşturacağı nefret, kolayca çözülecek bir mesele değildir” diye konuştu.
“UZLAŞMA DÖNEMİ KAPIDA”
“Buraya kadar anlattıklarım sakin moralinizi bozmasın, çünkü ben size geçmişi ve bugünü anlattım” diyen Soylu, “Oysa bir de gelecek var. Medeniyetler tarihi, çatışma ve uzlaşma dönemleri üzerine inşa edilmiştir. Geçmiş küresel savaşları ve aralarındaki uzlaşma dönemlerini düşünürseniz, bu skala içinde bugün yaşadığımız çatışma döneminin sıraya uygun olduğunu ve bundan sonrası için bir uzlaşma döneminin kapıda olduğunu göreceksiniz. Halen de bu uzlaşma döneminin temellerini atmaya çalışan, Türkiye olarak bizim de içinde olduğumuz bir iradenin çabalarını, hep birlikte görüyoruz. Bugün Türkiye, İran ve Rusya’nın bölgeyle ilgili olarak ortaya koyduğu işbirliğini, hem gelişim süreci açısından hem de sonuçları açısından çok umut verici bulduğumu ifade etmek isterim. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçen herkese insanlık adına teşekkür ederim.”
“278 BİN 139 SURİYELİ ÜLKESİNE DÖNDÜ”
Her ülkenin kendi menfaatlerini koruyacağının altını çizen Soylu, “Elbetteki her konuda yüzde yüz anlaşma sağlanamamış olabilir ama birilerinin bir şekilde masaya oturması, terör örgütleriyle değil resmi devletler düzeyinde meseleyi ele alması, tartışması, masadan kalkmaması ve asgari müştereklerde de olsa uzlaşma zemini oluşturmaya çalışması, Orta Doğu ile ilgili olarak umut vericidir. Ve bu gayretin ilk meyvesini de bugün İdlib’de görüyoruz. Keza Suriye ve Irak’ta yerleşik devlet düzeninin yeniden oturtulması, yeni anayasal düzenin kurulması için uluslararası alanda ciddi çabalar söz konusudur. Bir iletişim kanalı kurulmuştur. Yavaş da olsa süreç işlemektedir. Terör örgütlerinin bitirilmesi yönünde atılan her adımın sahada barış ve huzura yansımalarını görmekteyiz. Türkiye’nin gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları sonrasında oluşan güvenli ortam sayesinde 278 bin 139 Suriyeli ülkesine geri dönmüştür. Buradan anlaşılıyor ki insanlar eski yaşantılarına dönmek istiyor ve eğer bu insanların güvenlik endişesi ortadan kalkarsa hızlı bir normalleşme sürecine girilecektir. Özellikle Orta Doğu’daki insan ve doğal kaynak potansiyeli, bu normalleşme sürecine ciddi bir ivme katacaktır. Keza normalleşme süreci tamamlandıktan sonra, bugün yaşadığımız göç sebebiyle kurulan bağlar, önümüzdeki sürecin ekonomik ilişkilerinin alt yapısını oluşturacaktır” dedi.
“2016’DA PİYASADAKİ SİGARANIN YÜZDE 20’Sİ KAÇAKTI”
2016 yılında Türkiye’de piyasada tüketilen sigaraların yüzde 20’sinin kaçak olduğunu anımsatan Soylu, “Bu yüzde 20’den payını terör örgütü çok miktarda alıyordu. Ne kadar illegal unsurlar varsa bunlar payını alıyordu. Bu yılki rakam yüzde 6. Yüzde 20’den yüzde 6. Terör örgütünün buradan elde ettiği gelir kesildi. Terör saldırıları nedeniyle yaşanan dünyada sivil ölümlerin 2014 yılındaki 48 bin 786 rakamından tedrici bir şekilde azalarak 2017 itibariyle 18 bin 475’e geriledi dünyada. Üstelik küresel savunma harcamalarında böyle bir düşüş söz konusu değildir. Yani insanlık, medeniyet birikimiyle bir şekilde artan savunma harcamaları baskısına direnmeye başlamıştır. Bütün bunların yanı sıra bölgesel işbirlikleri, yeniden canlandırılmaya ve yeni bir rota çizilmeye çalışılan modern İpek Yolu, bu ticaret koridorunun bir anlamda tamamlayıcı alt yapısını oluşturan Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul’da açılışını yaptığımız yeni havalimanı, ekonomik potansiyelinin yanı sıra küresel anlamda ciddi bir iletişim zemini de oluşturan Türk Akım Projesi; bana göre çatışmadan uzlaşmaya geçmiş bir dünyanın ilk fotoğraflarıdır” ifadelerine yer verdi.
“TEHDİTLER MİKTAR VE ÇEŞİT BAKIMINDAN FAZLADIR”
Bütün bu geçmiş hal ve gelecek fotoğrafı içinde Türkiye’nin, ciddi bir operasyonel kapasite ürettiğini vurgulayan Bakan Süleyman Soylu, “Ve bu kapasiteyi proaktif bir şekilde kullanma becerisini göstermektedir. Konuşmamın başında kabaca tarif etmeye çalıştığım varlığına yönelik ciddi tehditler söz konusudur. Bu tehditler hem miktar bakımından hem de çeşit bakımından fazladır. Biraz önce uyuşturucu, terör ve göçe ilişkin bir takım rakamlar paylaştım, bu rakamlar her ülkenin karşılaşabileceği türden rakamlar değildir ve Türkiye bunlarla eş zamanlı olarak mücadele etmektedir. Fakat aynı Türkiye, bunu yaparken bir yandan da siyasal, ekonomik ve güvenlik istikrarını temin etmektedir. Operasyonel kapasiteden kastım, sadece suçla mücadele alanı değil, aslında bu üçlü geniş sahadır. Ve Türkiye bir başka önemli iş daha yapmaktadır. Bu üçlü sahanın da bir adım ötesine geçerek demokrasisini ve geleceğini tahkim etmektedir” dedi.
“TÜRKİYE 21. ASIRDA ORTAYA BÜYÜK BİR FELSEFE KOYMAKTADIR”
15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin bir darbe girişimini bastırdığını vurgulayan Soylu, “Bir yıl sonra yeni hükümet modelini oyladı, bir yıl sonra da bu sisteme fiilen geçiş yaptı. Bu strateji önemlidir. Bize yapılan karşı atağı tuş ettik. Gelecek nesillerimize daha hızlı demokratik mili ve güvenli kararlar alabilen bir sistem ortaya koyduk. Bu bize karşı plana yapanlara verilebilecek en güzel cevaptı. Allah milletimizden razı olsun. Oysa Paris’te bir terör saldırısı oldu, ordu bir yıl sokaklardan çıkmadı. Londra’da özel harekat polisleri her yerde geziyor. Hepsinde endişe ve ürküntü var. Sadece kendimiz değil, Türkiye 21. asırda ortaya büyük bir felsefe koymaktadır. Her şeye rağmen ve etrafımızdaki tüm tehlikelere rağmen Türkiye felsefesini inşa etmektedir. İşte bu, Türkiye’nin ürettiği operasyonel kapasitenin ispatıdır. Bugün Türkiye bugün dünyanın en önemli insansız hava aracı üreticilerinden bir tanesidir. 1990-2002 arasında ciddi ödeme güçlüğü çeken, dış kredi bulmakta zorlanan Türkiye, bugün uluslararası alanda en çok insani yardım yapan ülke konumundadır. Sadece Suriye kaynaklı göç hadisesine 32 milyar dolar harcamıştır, aynı zamanda Afrika’da su kuyuları, sahra hastaneleri, sağlık ocakları, çok amaçlı sağlık merkezleri gibi insani hizmetler gerçekleştirmektedir. Bunların hiçbiri gökten yağan paralarla yapılmış işler değildir. Planlı, akılcı ama her şeyden önce merhamet ve vicdani öne alan bir anlayışın neticesidir” ifadelerine yer verdi.
“TÜRKİYE BİR CAZİBE MERKEZİ OLMAYA BAŞLAMIŞTIR”
Doğu Akdeniz-Basra arasındaki ülkeler içinde, Türkiye’nin meşale ülkelerden birisi olduğunu kaydeden Soylu, “Çizgisi, doğru bir çizgidir; anlayışı doğru bir anlayıştır; daha da güzeli, bu çizgiyi paylaşan ülkelerin sayısı, yoluna terörle devam etmek isteyen ülkelere karşı giderek artmaktadır. Türkiye sadece ekonomik anlamda değil, siyasi anlamda da bir cazibe merkezi olmaya başlamıştır. Bu durumun dünyanın geleceği için umut olduğuna inanıyor, bu toplantıda bu umuda vereceğiniz katkılara gönülden inanıyorum” dedi.
Sempozyuma, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel de katıldı.
(İsa Akar-Mustafa Bürge/İHA)